Kültür

Rüyaları Bir Dizi Serisi

Rüyalarım sanki bir dizi serisi, dedi genç kadın.

Derin bir sızı duymaya başladığı o an açıldı gözleri, ruhu… Aydınlığa boyanıverdi karanlıklar çöken ruhu. Avare bir ruhu vardı, yüzyıllardır sarılmamış kollarına yalnızlığı doluyordu her gece.

Şimdi karşıda bambaşka bir dünyada var olduğuna inandığı bedenine inat, ruhu çok daha ötelerde bir yerde sevdiği adamla beraberdi. Adımladığı yollar bir bir ayaklarının altından kayarken ruhuna söz dinletebilmek için durdu, düşündü. Tüm düşünceleri kavramsal birer acıya dönüşürken kendini kurumuş bir ırmağın üzerine kurulu köprüde buluverdi. Köprünün bir tarafında korunaklı bir sığınağı vardı. Konforlu ve oldukça gerçekçi ancak kalbinin gitmek istediği yer köprünün ötesindeki fantastik dünyaydı.

Korkularından sıyrıldığı an kendini masallardan yapılmış bir evrende bulacaktı. Korktu ve attığı tüm adımlar kendine doğru dönüverdi. Geri geri gitti ruhu…

Geldiği yere döndüğünde aslında yüzüne sinmiş tüm tebessüm kırpıntılarının kuşlar tarafından birer yem olup yendiğini gördü. Üzüntüye salıverdi kendini. Sustu, susan düşleri birer birer silikleşti soluk aynada. Önce saçlarına aklar düştü sonra kalbine…

Bildiği tüm duaları okuyup da kabul olmayan bir çocuk kadar mutsuzdu artık. Ancak inancını bir mendil gibi cebinde değil de kalbinin derinliklerinde saklayan bir çocuktu o. Şimdi babasına duyduğu büyük hasret dünyanın dört bir yanını dolaşıyor ve kalbine sökün ediyordu.

Bilinmez sanılan tüm yolları geçmeye karar verdiğinde düşlerinin kırpıntılarını serpti yollara dönerken kaybolmamak için. Oysaki dünyayı kanatan ne kadar acı varsa hepsinin ortak bir özelliği vardı.  O da yaşam izi diye bilinen her şeyi birer yem diye yutup yok etmek. Şimdi tüm düşleri gibi yollara dizdiği ekmek kırpıntılarını da kaybetmişti.

Her şey kendi özüne döner. Şimdi küçücük kalbi kendi yalnızlığını örterken bütün kalpler, sığınacak köhne limanlar aradı kendine. Buldu mu? Bilinmez. Gemilerin yanaştığı tüm limanlar şimdi birer deniz dalgası altında süt liman olmuş, yalnızlığını haykıran herkese anne kucağı açmıştı.

Kadın, önce gölgesini topladı. Sonra gözyaşlarını. Yürürken en çok düşündüğü, ardında kalan bir çift ela gözdü yer yer yemyeşil ırmaklara dolanan…

Ruhunu yıkadığı yeşiller şimdi kalbinde sefil birer suret…

İlgili Haberler

Hakkımızda

Seni Sen Yapan Değerlere Dönüş Hareketi