Kıskançlık, kelimenin tam anlamıyla birçok duyguyu da beraberinde barındırır. Kıskanç çocuklar; önce anneyi, sonra babayı, sonra da kardeşlerini kıskanabilirler. Ki bu da oldukça doğal bir durumdur. Bu durumun çözülmesi için ise, ilk aşamada terapi almaya gerek yoktur. Çocuğunuzun iç dünyasına kendiniz de inebilirsiniz.
Öncelikle kendinizi düşünün. Sizden bir tane daha bir bireyin var olmasını ister miydiniz? Özellikle de küçük olduğunuzu düşünün, ilginin dağılımını ve odak noktanın artık kendiniz olmadığını hayal edin. Çocuklar bunu bizler gibi değil, beyinlerinde çok fazla büyüterek düşünürler. Kardeş kıskançlığı, dışında kıskançlık etkeni birden fazla olabilir. Arkadaş kıskançlığı, ebeveyn kıskançlığı ve sevgisel kıskançlıklar. Çocuklar okul öncesi dönemde yeni tanıştıkları arkadaşlarını, başkalarıyla konuşurken görmek istemeyebilirler. Çünkü o arkadaşın, yalnızca kendisine değer verdiğini düşünürler. Evet, bu oldukça yanlış bir düşüncedir ama bunu önceden ön görmeniz de pek mümkün değildir. Ailesinde yeni bir kardeşe sahip olmuş çocuklarda bu durum daha sık görünür. Çocuk, ilginin kendi üzerinden azaldığını düşünerek, kendisine arkadaş edinmeyi hedefler. Ve bu arkadaş da, kimseyle paylaşamayacağı bir arkadaş olur kendi gözünde. Onun kimseyle sohbet etmesini istemez, sadece kendi yanında oturmasını ister, beraber oyun oynamak, beraber etkinlik yapmak ister. Başkasının yanında oturduğunu gördüğü an sinirlenebilir ve tepki gösterebilir. Onu kendine göre bireyselleştirmiş ve önem biçmiştir. Bunun sebebini az önce de söyledim; kıskançlık sadece ama sadece kendini düşünmek değildir, kendisini değersiz hissediyormuşcasına düşünen çocukları kapsayan bir çerçevedir. Aile ilgiyi eşit dağıtmalıdır. Öğretmen otoritesini yine aynı şekilde eşit aktarabilmelidir. Bir çocuğun başını okşarken, diğer çocuklar kendilerini kötü ve değersiz hissetmemeliler. Zamanla bu durum farklı işkence boyutlarına bile dönüşebilir
Ebeveynlere düşen en büyük görev ise; çocuklarına karşı eşit davranmalarıdır. Yeni doğan bir bebekte elbette annenin iki çocuğuna birden eşit ilgi gösterebilmesi zordur. Ama öte yandan büyük çocuk, daima ilgiyi her an bekleyecek ve görmek isteyecektir. Anne bunun için gerekli zamanı ayırabiliyor ise bir problem yoktur. Lakin ayıramıyor ise, duruma baba figürü el atmalıdır. Annenin ilgi gösteremeyeceğini anladığı durumlarda, baba devreye girmeli ve çocuğu için gerekli zamanı ona ayırabilmelidir. Baba çocuğu ile oyun oynamalı, doğa yürüyüşü yapmalı, kitap okumalı, eğlenceli aktiviteler yapmalı ve sevgisini daima iletebilmelidir. Bu döngü, hem anne hem baba şeklinde devam edebilir. Anneliğin zihinsel yükü çok fazladır. O sebeple babalar, o sınırı önceden fark edebilmeli ve duruma el atmalılardır. Okul hayatında ise durum tamamiyle öğretmene kalmıştır. Çünkü orada ne anne, ne baba ne de kardeş figürü vardır. Arkadaş ortamında kendisini birine bağımlı hisseden çocuğa, her arkadaşına aynı oranda sosyalleşebilmesi sağlanmalıdır. En yakın arkadaş olanlardan bahsetmiyorum, aşırı derecede bağımlılıktan bahsediyorum. Bu bağımlılık bir süre sonra birden fazla sıkıntıyı doğurabileceği gibi, öğretmenin de ders esnasında sık sık dikkatinin dağılabileceğinin göstergesi olacaktır. Çünkü öğretmen duruma müdahale etmeye çalıştıkça, belki de olay daha da zorlaşacaktır. Bu durumda yapılabilecek olan en verimli davranış; öğretmen-ebeveyn işbirliği olacaktır. Öğretmen durumu fark eder etmez ebeveyn ile iletişime geçer. Ya da anne; çocuğunun doğacağını öğretmeni ile paylaşır ve öğretmen de ona göre ilgisel davranışlar oluşturur. Bu ikili işbirliği sayesinde, aşılmayacak bir sorun ve durum neredeyse yoktur. Çünkü; erken çocukluk döneminde ne olursa olsun öğretmen ile birebir iletişim halinde olmak, çocuğun akademik anlamda başarısının ve gelişiminin nasıl seyrettiği hakkında bilgi sahibi olmak, okulda oluşan veya oluşabilecek olan sorunlardan daima ebeveynlerin bilinçli olmasını sağlamak, okul öncesinde büyük önem taşımaktadır. Ebeveynler, çocuklarındaki kıskançlık durumunun altında yatan nedenleri bildikten sonra, çözümleri de bir o kadar kolay olayacaktır. İlgili anne-babalar bu konuda elbette daha çok gelişme gösterirler. Çünkü olacak olanın önüne geçerek, ne yapmaları gerektiği hakkında fikir sahibi olarak çocuklarının kıskanmamaları için ellerinden geleni yapmaya çalışırlar.
Dolayısıyla kıskançlık çocuklarda çok fazla görülebileceğinden, pek de endişelenilecek bir durum değildir. Lakin bu durumun önceden önlemi alınmalı, ebeveynler konu ile ilgili bilinçli olmalı ve çocuklarına gereken zamanı mümkün mertebe ayırabilmelidirler.