Günlük hayatta kullandığımız deyimlerin nereden geldiğini merak ediyor ve hepsinin ayrı ayrı hikayelerini merak ediyoruz. Bugün de yeninin gelmesiyle eskinin popülerliğini kaybetmesi anlamında kullanılan "Pabucunu dama atmak" deyiminin hikayesini size anlatacağım.

İster teknoloji tutkunu olun ya da olmayın, teknoloji ile ilgili tüm fikirlerinizi değiştirmenize neden olacak çarpıcı belgeselleri sizler için listeledim.

Ne tuhaf, insan hırsla kaybetmek için kazanıyor ; Ama Kazanmak için kaybetmeyi göze alamıyor ? O zaman ; kazanmak için neyi kaybetmeyi göze alacağımızı iyi bilmeliyiz.

Marketlere gidiyoruz, önümüzde envai çeşit ürünler var, hepsi de birbirinden cezbedici peki marketlerde satın aldığınız ürünlerin içeriğinin ne olduğunu nasıl üretildiğini biliyor musunuz?

Ahilik, 13. yüzyılda Anadolu’da kurulmuş bir esnaf teşkilatıdır. Sözlük anlamı olarak “eli açık, kardeş, yiğit, delikanlı” gibi manalara gelen “ahi” kelimesi; aynı zamanda bugün, yüzlerce yıllık bir değerler sistemine karşılık gelir.

Ardıç kuşunu ve ardıç ağacını mutlaka duymuşsunuzdur. Aralarında sadece isim benzerliği var diye düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. Doğanın ilginç döngülerinden en iyi örneklerinden birisi de sanırım yaşamlarını birbirine bağlı olarak devam ettiren ardıç kuşu ve ardıç ağacıdır. Gelin o zaman bu etkileyici hikayeyi hep beraber okuyalım.

İnsanoğlu dünyaya ortaya çıktığından bu yana birçok medeniyet kurulmuş ve bu medeniyetlerin her birinin kendine ait izleri dünya üzerinde yaşıyor. Dolayısıyla tarihin tozlu kentlerinden gün yüzüne çıkan her arkeolojik gelişme heyecan yaratıyor. Tarih boyunca antik kentleri buraya yazacak olsam sanırım sayfa yetmez, ama ben yine de Tarihin gizemlerini hala koruduğu gizem dolu kayıp şehirleri sizler için listelemek istedim.

Keyifli zamanlarımızın, şöyle güzel bir mola verdiğimizde dinlenmemizin eşlikçisidir çay. Bazı insanlar çayı şekersiz tercih etse de, bazı insanların çayın içerisinde şeker atar, ancak ba şeker vardır ki; tüm bildiklerinizi unutturacak kadar iddialıdır. Erzurum başta olmak üzere pek çok ilde severek tüketilen kıtlama şekerin İran’dan ülkemize nasıl geçtiğinin hikayesi de tam bir fıkra gibi. Gelin o zaman bu ilginç ve komik hikayeyi hep beraber okuyalım.

Kapanma döneminde hepimiz farklı aktiviteler yapıyoruz, kimimiz evden çalışmaya devam ederken, kimimiz kendimize yeni meşgaleler edindik, ne kadar farklı aktivite yaparsak yapalım kitap okumak hepimiz için bireysel bir yolculuktur. Her okuduğumuz kitapta yeni bir hayat, yeni bilgi keşfederiz. Hepimizin ilgi duyduğu ya da okumak için not aldığı kitaplar vardır, fakat ben size burada doğayı yeniden keşfedeceğiniz kitapları sizlere önereceğim.

20.yüzyılın sonuna doğru hayatın her alanında sıkça duymaya başladığımız ve 21.yüzyılda her geçen gün önemi daha da artan doğallık olgusu üzerinde sizlerle bildiklerimi ve düşüncelerimi paylaşmak istiyorum; doğallık nedir, kendimizi arar gibi doğal olan her şeye yönelişimizin altında yatan gerçek nedir birlikte anlamaya çalışalım.

İnsanlığın çevreye verdiği zarar ve doğaya verilen çeşitli zararlı gazların atmosfere zarar vermesi doğal akışın bozulmasına ve küresel ısınmanın meydana gelmesine neden olmaktadır. Bu yüzden geçtikçe dünyamızın tahribat olmasına yol açıyor. Eğer önlemlerimizi almazsak çok değil bundan bir kaç yüz yıl sonra belki daha erken dünyamız çöle dönecek, elimizdeki su ve enerji kaynakları tükenecek. İnsanoğlu diyor ki “Önce ekonomi, sonra doğa”, doğa yok olursa ekonomiyi geliştiren insanlıkta olmayacak…. Dolayısıyla bizden sonraki nesillere daha yaşanılır ve temiz bir dünya bırakmak için yaşadığımız evreni ve koşulları daha temiz ve bilinçli kullanmamız gerekiyor. Küresel ısınma günümüzde düşündüğünüzden daha ciddi boyutlara maalesef ulaşmıştır, dolayısıyla küresel ısınma makaleleri, filmleri, belgeselleri, hatta sivil toplum örgütleri gün geçerek artmış durumda. Unutmayın küresel ısınmayı sadece bizler yavaşlatabiliriz, bu konuda hepimize büyük sorumluluklar düşmektedir. Gelin o zaman kürsel ısınmaya dikkat çeken son zamanlarda en fazla izlenen filmlere ve belgesellere hep beraber bakalım.

Yaban havucu ve yabani kerevize oldukça benzediğinden çok sayıda insan tarafından yenilip, zehirlenmelere yol açan baldıran otunun antik çağlardan bildiğimiz Sokratesin ölümüne sebep olan baldıran otunun zehirli hikayesini sizlere aktaracağım.

Bir fincan kahveyi şu an benim gibi; keyif ve dinlenme zamanınızdasınız demektir, eğer kalabalık bir ortamda içiyorsanız sohbet ve paylaşım zamanınızdır. Biri ile bir kahve içtiğimizde "Lafı mı olur canım! Bir fincan kahvenin 40 yıl hatırı vardır" deriz. Peki, geçmişte ne oldu da bu atasözü günümüzde hala içtenlikle kullanılmaktadır? O zaman sizi bu ilginç hikaye ile baş başa bırakmak için aşağıya doğru almak istiyorum.

Kimi zaman uçup, kimi zaman düştüğümüz, bazen ağlayarak uyandığımız, bazen ise mutluluktan tekrar görmek istediğimiz bu rüyaları neden görürüz? Rüyalar bize gelecekten haber mi verir? Ayrıntılı bir araştırma yaptım buyurun beraber bakalım😊

Bazen öyle kelimeler söylemek isteriz ki, fakat zaman ve mekan müsait olmadığı için söyleyemediğimiz şeyler için, karşımızdaki insanın ikaz eder bizi: “Çıkar ağzından baklayı"... Peki, o zaman bu deyimin hikayesini şimdi hep beraber hadi o zaman okuyalım.

Rüyaları, canavarları hatta perileri vs. görmemizi sağlayan küçük vücudumuzdaki bazı büyük hislerin üreticisi Ruh Molekülü veya kısa adıyla DMT...

Çağımızın en büyük buluşları, kitle iletişim araçları. Bunların başında da televizyon gelmektedir. En büyük buluş olmalarının yanı sıra, hayatımıza etkisi de bu büyüklükle eşdeğerdir. Özellikle çocuklarının gelişimini çok yakından etkileyen televizyon ve diğer kitle iletişim araçları, çocuğumuzun kullanımında olmalı mıdır? Süreleri nasıl olmalıdır? Bu yazımızda bunlara bir göz atalım.

İnsan, sosyal bir varlıktır. Hayatımızı devam ettirmemiz için öyle ya da böyle sosyal bir etkileşim içinde olmak zorundayız. Bu sosyallik bazı kişilerde sağlıklı bir gelişim sergilese de bazı kişilerde oldukça zayıf kalabiliyor. Bunun nedenlerinin başında da çocukluk dönemindeki sosyal gelişimin sağlıklı bir şekilde takip edilip tamamlanmaması geliyor. Çocuklarımızın sosyal gelişimini nasıl daha sağlıklı bir hale getirebiliriz? Bir bakalım.